Berk Kır, ilk kişisel sergisi “Dışarıda Yakınlık” ile 5-31 Ocak 2024 tarihleri arasında Merdiven Art Space’de izleyiciyle buluşuyor. Nazlı Pektaş küratörlüğünde, sanatçının Türkiye’de gerçekleşen ilk kişisel sergisi, fotoğrafın cismaniliğiyle temellenen ontolojik bir tartışma alanını gündemine alıyor. Sergi, adını Fransız düşünür Jacques Lacan’ın bir tür “dışarıda yakınlık” anlamına gelen “extimacy” kavramından alarak, kişisel sınırların dışında bulunan ve bir şekilde içsel dünyamıza ait olan şeyleri vurguluyor.
Nazlı Pektaş’ın küratöryel metinde belirttiği gibi: “Bu sergide mahrem/kamusal ayrımı muğlaklaşarak arada bir durum oluşturuyor. Ses imgeye, imge sese dönüşüyor. Lacan’ın ‘extimacy’ kavramı ben ve başkası, dışarısı ve mahrem, ev ile kent arasında dolaşırken ‘Dışarıda yakınlık’ bu sergide ironi dolu bir temasa dönüşüyor”.
Berk Kır, “Dışarıda Yakınlık”ta bedenin duyulur dünyanın nesneleriyle girdiği teması görmek, işitmek ve dokunmak üzerinden izleyicinin deneyimine sokuyor. Sanatçı, uzun zamandır sürdürdüğü fotoğraf çekme eylemi içinde, bedenler ve nesneler arasında olan biteni devam etmekte olan “Başımın Üstünde Yerin Var” fotoğraf dizisi ile aktarıyor. Kentteki buluntu nesnelerle poz veren bedenler, nesne ve insan arasındaki kimliği kuran/kurgulayan bağı cinsiyetler düzleminde gösteriyor.
Diğer bir taraftan sanatçı, bu seride, ev eşyası ve kadınla/cinsiyetle özdeşleştirilen nesneyi sokakta başka bedenlere yerleştirerek yeni var oluşlar deniyor. Tam da burada, sergi nesne oluşla temas ediyor. Zira Berk, “şşş” sesiyle içeriye çağırdığı izleyiciyi; kentten kopardığı engelleyen/örten/kapatan trapez sac malzeme ile, fotoğrafları eşliğinde, karşılaştırıyor. Yerde, ayakta, duvara dayanmış, birbirine yaslanmış olan bu yeni kent mobilyaları sanatçının “Başımın Üstünde Yerin Var” fotoğraf serisini giyiniyor. Sergide her eşyaya özgü olarak kulaklık aracılığıyla duyulabilen sesler fotoğrafların yüzeyleri taranarak, imajların üstündeki renklerin yaydığı ısının sıcaklık değerlerinin duyulabilen frekansları. Sanatçı, fotoğrafı nesneye, nesneyi sese dönüştürürken görmek, işitmek, dokunmak gibi tekil algıları çoklu deneyim alanı içinde birleştirmeyi deniyor. Merleau Ponty’nin bedenleme fenomenolojisi, Gilles Deleuze’un kuvvetler düşüncesi, Graham Harman’ın nesne yönelimli ontolojisi ve Timothy Morton’un nesneler ve nedenselliği hakkında düşünüyor ve bağlantılar kuruyor.
Berk Kır hakkında
Berk Kır, (d. 1997, İstanbul) Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sanat Tarihi bölümünden 2019 yılında mezun oldu. Lisans eğitimine paralel olarak Milliyet Gazetesi Kültür ve Sanat Departmanı, Rahmi Koç Müzesi Koleksiyon Yönetimi Bölümü, Sinop Balatlar Kilisesi Kazısı, Konya Kubadabad Saray Kazısı, Ayasofya Müzesi, Genç Sanat Dergisi ve Müze Kart’ın iş geliştirme ekiplerinde yer aldı.
Güncel olarak Unlimited Publications’ın fotoğraf editörlüğü ve Samsung Türkiye’nin marka elçiliğini üstlenmektedir. Özöğrenimli olduğu sanatsal üretim pratiğine bakıldığında fotoğraf medyumuyla ilişkilenen Kır, fotoğraflarında hayatın akışına aykırı bir müdahale içerir. Zaman içinde meydana gelen olayları fotoğraflamak yerine, anları orada alımlayarak yarattığı sağduyu yaklaşımıyla başka zaman dilimlerinin içerisinde bir araya getirir. Kendi deyimiyle “hayat montajı” yaratır. Yaşadığı şehir olan İstanbul’da uzun mesafeli yürüyüşler yaparak bulduğu nesnelerle yaratacağı kompozisyonları destekler. Fotoğraf tekniklerini redderek, gerçekliğine en yakın bulduğu anları yaratmanın peşinden gider. Sanatçı, insan vücudu, mekan ve nesne arasındaki ilişkiye odaklanarak duygusal geçişlere ve çağdaş sorunlara yaklaşım geliştiriyor. 2021 itibariyle Amsterdam Merkezli GUP Magazine tarafından “Avrupa’nın Yükselen 150 Fotoğraf Yeteneği” arasında gösterilmektedir. 2022 yılında Uluslararası Fotoğraf Sanatı Federasyonu (FIAP) üyesi Fotoğraf Organizasyonları Derneği tarafından “Yılın Genç Yeteneği” ödülüne layık görüldü. Kır, 2022 yılı Ankara Queer Sanat Programı katılımcılarındandır.